19 Ocak 2008 Cumartesi

Kadının Şair Hali(Serkan Türk)

Kim söylemişti hatırlamıyorum; "kadından şair olmaz" diye? Elbette 'kadından şair olabilir'-şiir kendisi olsa da. 1960 yılında Trabzon’da doğan bir şair çiğdem sezer. İlk ve orta öğrenimini yine bu kentte, yüksek öğrenimini ise Ankara’da tamamlar. Şiir insanın hayatına girince başka şeyleri ıskalayıp geçer insan. Bu yazıyı paylaşırken sesli şiirler üreten bir şair'in hayatının kıyılarında gezineceğiz. Kimi zaman naftalin kokusunu duyarken şiirinde, anıların sandığından çıkan fotoğraflarla büyüyecek. Kimi zaman "sen şimdi bu dünyayı/ tut bir ucundan havalandır/ vazgeçmeler yenilgiler çekip gitmeler/ toz dumandır kan revandır, unutma/ unutmak bir derin kuyuda/ yokluğa yol olmaktır."da olduğu gibi direnç göstereceksiniz. Çünkü onun da dediği gibi, şiirin düşündürecek, gösterecek ve kışkırtacak yanları vardır.

“ben büyüyeceğim. kızarmış/elmalarımı kimseye vermeyeceğim/anne beni düşünme/emanetin olan uçurumu/kimselere düşürmeyeceğim.”Onsekiz yaşında iken Ankara’ya genç bir hemşire olarak gider. Birkaç yıl sonra memleketine evli ve iki çocuklu döner. Yüksek öğrenimini Ankara’da tamamlar ve ardından 1999 depremine kadar, Sakarya’da sapanca sağlık meslek lisesinde meslek dersleri öğretmeni olarak görev yapar. Emekli olduktan sonra Ankara’ya yerleşerek orada yaşamaya başlar.


Çiğdem Sezer; "bir şehrin hatıra fotoğraflarından" adlı kitabında: “pulsuz, zarfsız mektuplardır şiirler. Yazarsınız ve bir dergiye postalarsınız. Sevgili okuyucu okur ya da okumaz. Ama mutlaka birinin elinde anlam bulur yazılan” diye yazmıştı. Herhangi bir kitabını okurken daha iyi anlaşılacak olan kelime seçiminin rasgele olmadığıdır. Onun mektubu kalbinize bir selamdır. Bizim gibi toplumlarda mektuplar okunup göğse bastırılırdı eskiden.


"sen bu goncayı gül kavminde/kalp üstünde besledindi"


Kaç şiirini okudunuz bilemem. Kıyı, karşı, yazıt, öğretmen dünyası, insancıl, ada, edebiyat ve eleştiri, agora, varlık, mor taka, pencere gibi birçok dergide okuyucu selamlar zaman içinde şair.


Toplumun içinde bulunduğu gelgitlerden etkilenen, iç dünyasının giriftlerine kadar umutsuzluğunu, uyumsuzluğunu (çünkü kendine muhalif dizelerin şairidir), acı ve hüznünü şiirinde size hissettiren bir şairdir aynı zamanda. Çiğdem Sezer’in şiirlerinde yer yer mistik bir havada sezinlemek mümkündür. "avluda çiçek/pervazda saksı/kadar uzağız birbirimizden/ama işte yağıyor yağmur/ve ıslanıyoruz birlikte/haydi tut bir ucundan/hayatı silkele şehri havalandır."


Ödüllü bir şair olmasına karşın o bu konuya daha farklı yaklaşmaktadır. "ödülü şiirin onaylanması saymasam da şiir üretiminde itici bir güç olarak görmesem de başka seçeneğim olmadığı için katılıyorum bu yarışmalara." der bir konuşmasında. Şiir kitaplarının çok basılmadığı, hatta çok satmadığı bir dönemde şiir yazmaya çalışmak ve okuyucuya sesini ulaştırmak çok güçtür. Okuyucu şiirde anlatmak istediğinizi, dünyanızı tam olarak anlayamayacak olsa bile dizelerinizden şiir tadını keşfetmesi mümkündür. “ellerin değince denizlerime” isimli şiirinde çiğdem Sezer’in şiirini duygu ile değil de kelimelerle yazdığını görüyorsunuz.


Çiğdem Sezer’i, katıldığı “Trabzon’da edebiyat, edebiyatta Trabzon” sempozyumunda ve KTÜ öğrencilerinin hazırladığı bir programda dinlemiştim. Akıcı ve duru konuşmasıyla dinleyenleri etkilemeyi başarmıştı. Dışa dönük bir şair olduğunu şiirlerini okurken de hissettiriyor. Dünyanın neresinde yaşanırsa yaşansın haksızlığa şiir gücü ile sesini yükseltebileceğini anlıyorsunuz. Çiğdem Sezer’in şiirini incelerken seçtiği kelimelerle gelenekten kopmadığını, ama geleceğe dönük bir tarz yakaladığını anlayacaksınız. “her şeyin kaynağını hayattan aldığını ve fakat şiirin, doğuştan gelen bir eğilim sonucunda ortaya çıktığını” Radyo Aktif’te Özlem Kaya’nın programında söylemişti.


Şairin yayımlanan kitapları: Kanadı atlas kuşlar (1991), Çılgın su (1993), Kapalı gişe hüzünler (1996), Bir şehrin hatıra fotoğraflarından (1998). 1999 yılında dünya kitap dergisi şiir ödülünü ve Ali Rıza Ertan şiir ödülünü alan şair, 1998 yılında yayımlanmamış şiir kitabı Kış günü aşk evinde ile Arıburnu şiir ödülünü de almıştır. 2005 yılının ekim ayında dünya tutulması isimli şiir kitabı okuyucu ile buluştu. 2006 yılında Ceyhun Kansu ödülünün sahibi oldu. Çiğdem Sezer’in bugünlerde okuyucu ile buluşacak olan Kalbimin Kuzey Kapısı Trabzon adlı kitabı okurlar için sürpriz olacak.


"bir yaşamaktır dövüp durdu kıyıları / ayağını değdirmedin /onca savaş onca ölüm onca kin /bana mısın demedin! "


Çoğu ıssız geceden bir sokak fotoğrafı yansıdı içime. bahçeden alaturka şarkılar yükseldi. Köşedeki sarmaşık uzattı pencereden dalını, iyice yükselirken duvarlardan bakıp geçti yalnızlığımıza. Bir derginin sonbahar-kış sayısını karıştırıyordum. “dünya tutulması günlerinden” isimli şiirini okuyordum Çiğdem Sezer’in. "bir tek sözcük gelmedi ardımızdan" diyordu. O sırada radyodan yükselen Attila İlhan'ın kendi sesinden okuduğu ben sana mecburum'u çalınıyordu kulağıma. Doğruluyordu çiğdem Sezer’in şiirini.


Sıradan şeylerin yaşandığı zamanlarda bile, sıradanlıktan uzak mısraları olan bir şairi okumak/anlamak önemli. Önümüz sonbahar ve beton ormanımıza gömülüp bahara uzanmayı hayal ederken, kitaplığımıza katacağımız ve okuyacağımız kitaplar arasında Çiğdem Sezer imzası da olmalı. Çoğu sessiz gecenin içinden çıkıp gelen görüntüler ve sesler, bir yaşamak çağrısıysa hayatın ki kalkıp açmalı kapıyı bir şiire…